Bir Kitaplığın 3 Farklı Hikayesi

Başlıktan anlıyacağınız gibi bu post bir kitaplığın hikayesi fakat ne yazıkki bu kitaplığın gerçektende kitaplık olduğu günlerin hiç bir fotoğrafı yok.


Evet başlayalım hikayemize bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde üniversitede okuyan genç Ebru öğrenci evine moleküler tıp kitaplarını araştırma dosyalarını koymak için çok uygun fiyata koçtaşdan bir kitaplık almış. Tepe tepede kullanmış. Gelgelelim Ebru evlenmiş, öğrenci evinden taşınmış, çocuğu yok yok yetmedi, çocukları olmuş :)) İşte olanda bu kitaplığa olmuş. Bir zamanlar baş köşede keyifle dikilen kitaplık itilip kakılmış bir oraya bir buraya konulmuş, çocukların odalarını yapmak gerektiğinden de ortada kalakalmış . Ah kitaplık vah kitaplık. Derken kara gün dostunu unutmayan sahibi Ebru ona moda bir şekil verip kullanarak yine ondan bir ömür boyu faydalanmayı düşünmüş.

Almış kitaplığı bir gün önüne yine bekleyememiş eşini almış kerpeteni karga burunu çekici sökmüş kitaplığın arkasını. İlk olarak bir paravan gibi odayı ikiye ayıran kendine bir okuma köşesi yapmış onunla. Mumlarını yakar güzel güzel okurmuş kitaplarını. Gel zaman git zaman bebekler ayaklanmaya başladıkça duvara sabitlenmedi için sallanmaya başlamış kitaplık. Ebru da düşüp bebeklerine zarar vermemesi için vazgeçmiş okuma köşesinden.

 

Tabi Ebru hanım bu kıyarmı kitaplığına bu seferde koltuk arkasına yatay olarak koymuş onu. Doğrusu bu durum senelerden beri ayakta durmaktan yorulan kitaplığın da pek hoşuna gitmiş. Yaşlanmış ayakları artık bir güzel dinlenebilirdi. Eee hep aynı yöne yatmak olmaz demi zamanla yara olur vücutta diye.........

 

Ebru hanım bu seferde koltuk başı olarak kullanmaya başlamış onu . Akşam üstü keyif kahvelerini balıklarına bakarak sırt sırta geçiriyormuş artık kitaplığıyla. Allah onu sırtımızdan başımızdan eksik etmesin :) Kim bilir Ebru hanım onu daha nerelere koyar demi.....

 

Not: Siz en çok hangi halini beğendiyseniz lütfen yorum kısmına yazın çok merak ediyorum doğrusu :p